CHP’li Umut Oran, iktidar bloğunun kendi yol haritasına uygun biçimde kendisine itaat etmeyen her kesimi hainlikle itham ettiğini, toplumu kutuplaştırdığını anımsatarak, muhalefet unsurlarının da “özgün yol haritalarını” hazırlaması gerektiğine işaret etti.Umut Oran, “Siyasi partilerin görevi öncülük etmek ve herkesi peşinden sürüklemektir. Halka önderlik edemeyen partiler kitlelerin enerjisini yok eden yapılara dönüşecektir. Sonuç olarak “iktidar bloğu iç savaş istiyor, iktidar bloğu kaostan besleniyor” dedikten hemen sonra bu analizin “gereği” de yapılmak ve tüm muhalefet unsurları yeni duruma göre değişimi başlatmak zorundadır” diye konuştu.
HER KONUYU ÇATIŞMA İÇİN KULLANIYOR
Son günlerde yaşanan gelişmeleri yazılı açıklama ile değerlendiren Umut Oran, açıklamasında şunları kaydetti:
“İktidar bloğunun kendilerine itaat etmeyen herkesi ve her grubu “hainlikle, dış güçlerin maşası olmakla veya Türkiye’nin aleyhine çalışmakla” itham etme alışkanlığı, son dönemde gizli ya da açık tehditlere ve provokasyona dönüşmüştür. Toplumu kutuplaştırarak ve yaygın bir korku iklimi yaratarak kitleleri kontrol edebileceğini düşünen bu zihniyet, 14 yıldır iktidarda olmasına rağmen, hala her konuyu çatışma ve kamplaşma için kullanmaya devam etmektedir.
İNTİKAM SENARYOLARI DEVREDE
Gündemde olmadığı halde Gezi Parkı’nın yeniden tartışma konusu haline getirilmesi ve Ramazan ayı bahane edilerek yurttaşlarımızı hedef alan ahlaksız saldırıların normalmiş gibi gösterilmeye çalışılması tesadüf değildir. Yine benzer şekilde kadınlar üzerinden “ahlakçılık” yapılması da ilk kez yaşanmamaktadır. Görünen o ki iktidar bloğu, 2013 yılındaki Gezi Direnişinde yaşadığı şoku hâlâ üzerinden atamamış ve hatalarından ders almak yerine “intikam” senaryoları yazmaya başlamıştır. Devletin tüm silahlı unsurlarına ve palalı çetelere tamamen hâkim olunduğu varsayımına dayanan senaryo hayata geçirildiği takdirde yeni aşamada kan ve gözyaşı dışında konuşulacak bir şey kalmayacaktır.
KAZANAN DAİMA HALK OLACAKTIR
Ancak bilinmelidir ki toplumsal olayların ne zaman ve ne şekilde ortaya çıkacağına zalimler değil, her türlü haksızlığa uğrayan mazlumlar, kadınlar ve gençler karar verecektir. İktidar koltuklarında oturanlar her ne kadar medya güçlerine ve kara propaganda imkânlarına güveniyor olsalar da tarih, kazananın daima “halk” olacağını defalarca göstermiştir.
PARTİLER ÖNCÜLÜK ETMELİ, HALKI SÜRÜKLEMELİ
Bu noktada nasıl ki iktidar bloğu geçmiş olayları göz önüne alarak “kendi yol haritasına göre” bir zaman ve yöntem belirliyorsa muhalefet unsurları da “özgün yol haritalarını” hazırlamalıdır.2014 ve 2015’te yapılan yanlışlar masaya yatırılıp özeleştiri yapılarak iktidarın olası saldırganlığına karşı izlenecek hareket tarzı belirlenmeli ve geniş kitlelerin gerisine düşülmemelidir. Siyasi partilerin görevi öncülük etmek ve herkesi peşinden sürüklemektir. Halka önderlik edemeyen partiler kitlelerin enerjisini yok eden yapılara dönüşecektir. İktidar bloğunun şiddeti arttırarak kendine alan yaratmak istediği bu günde, hiza alınacak olanlar yükselen enerjiyi görmezden gelenler değil Gezi’de olduğu gibi o enerjiyi yaratanlardır. Abdocanların, Ethemlerin, Ali İsmaillerin fedakârlığına en az onlar kadar sorumlu davranarak layık olunabilir. 2013 Haziranıyla 2016 Haziranını birbirinden ayıran şey Gezi Direnişinde yapılamayan liderliğin katman katman inşa edilmesi olmalıdır. Aksi her durum zorbalığın iktidarına hizmet etmek anlamına gelecektir.
MUHALEFET DEĞİŞİMİ BAŞLATMALI
Bir başka deyişle “iktidar bloğu iç savaş istiyor, iktidar bloğu kaostan besleniyor” dedikten hemen sonra bu analizin “gereği” de yapılmak ve tüm muhalefet unsurları yeni duruma göre değişimi başlatmak zorundadır.
Hz. Mevlana’nın söylediği gibi: “Dünle beraber gitti, cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni bir şey söylemek lazım.”
cagdasses