Bu kişiyi tanıyor musunuz? Kendisi Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketinin kurucusu. Seçim anketleri yapıyor. Bu alanda en önde gelen isimlerden biri.
Bugün kendisinin odatv’de bir röportajı yayınlandı. (bkz. Haberler) Şöyle diyor:
“7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri bana göre, yasal ilkelere uyulmadan yapılmış, sonuçlarının yasal kurullarca irdelenmesi engellenmiş seçimlerdir.
Bunlar meşru seçim değildir, bugünkü fiili durum ve yürütülen anlayış sürdükçe yapılacak hiçbir seçim de, “eşit seçim” olmayacaktır.
Yurttaş olarak hiçbir şey değişmeden “seçim sonucu” olarak açıklanacak gayri meşru ilanları tanımayacağımı açıkça beyan ediyorum.
Seçim denilecek oyunda ne oy veririm, ne de sonuçlarına saygı gösteririm.”
Tarhan Erdem normal, sokaktaki vatandaş değil. Seçim araştırmaları konusunu meslek edinmiş ve bu konuda uzun yıllar başarılı çalışmalar yapmış, bir dönem milletvekilliği de yapmış, siyasetin içinden bir isim.
Geçtiğimiz gün Sözcü gazetesinde bir haber vardı. (bkz. Haberler)
“16 adanın işgaline göz yumulmasına suç duyurusu
Kumpas davalarından Ergenekon’da önce hapse mahkum edilip sonrasında beraat eden Mahir Akkar, Yunanistan’ın, Türkiye egemenliğinde bulunan Ege’deki 16 adayı işgal etmesine göz yumdukları gerekçesiyle, aralarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da bulunduğu hükümet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Adaların fiilen işgal altında olması karşısında Ankara Başsavcılığının ne yapacağı ise merak konusu oldu.”
Bu konuya nereden geldim? Her iki haber de, Tarhan Erdem’in seçimler konusundaki ifadesi, ve Mahir Akkar isimli vatandaşın Ege’deki 16 adanın Yunanistan tarafından işgaline göz yumdukları gerekçesi ile hükümet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunması ülkemiz açısından hayati önemde konulardır. Tarhan Erdem “bu ülkede yapılacak olan seçimler artık doğru sonuç vermeyecektir” diyor ve bu inanışa gelme nedenlerini açıklıyor.
Görüldüğü üzere, bu konularda vatandaşlar harekete geçmeye başlamışlardır. Hükümet göz yumduğuna göre bu vazife muhalefetin vazifesidir.
Ülke bağımsızlığı gibi bir cumhuriyetin temel değerleri tehlikede ise, buna karşı hiç bir şey yapmayan muhalefet yok hükmündedir. Ne derlerse desinler, ya da ne demezlerse demesinler, yokturlar. Milletin kendilerine verdiği muhalefet görevini yerine getirmemektedirler.
Burada şöyle bir konu daha var: Madem durum böyle, bu ülkede halkı yönlendirecek, bilgilendirecek, lider vasfı taşıyan hiç kimse yok mudur?
Vatandaş Tarhan Erdem ve vatandaş Mahir Akkar ortada kimsenin olmadığını görünce, bu ülke için bir şey yapmak sorumluluğunu algılamış iki vatansever kişidir.
Peki, tekrardan soruyorum, bu vatansever kişileri yönlendirebilecek kimse yok mudur? Çeşitli vatansever grupları bir araya getiren son bildiğimiz kişi Atamız Mustafa Kemal’di.
Gündemde her gün onlarca konu gazete başlıklarında yer alıyor, ama bu iki vatandaşımız ülkemizin en önemli sorunlarına parmak basmış durumdadırlar.
Okulda bir hocamız “Problemin ne olduğunu belirlemek çözümün yarısıdır” derdi.